Türkiye-Yunanistan münasebetlerine dair bir küme gazeteciye değerlendirmede bulunan Dışişleri yetkilileri, Yunanistan’ın, kimliğini Türkiye zıtlığı üzerine kurmuş bir ülke olduğunu ve Batı’nın “Yunanistan’a önemli kredi açtığını” söyledi. Yetkililer, Atina’nın bu krediye dayanarak kendini her vakit haklı, Türkiye’yi ise haksız gördüğünü belirtti.
Türkiye ve Yunanistan ortasında Ege Denizi, Kıbrıs, Yunanistan’ın teröre verdiği dayanak, Batı Trakya Türk azınlığı üzere meselelerin mevcudiyetini hatırlatan yetkililer, bu problemlere son devirde göç, Doğu Akdeniz’deki rezervler ve FETÖ bahislerinin eklendiğini, Ayasofya’nın Ayasofya-i Kebir Camii olarak statüsünün eski haline getirilmesinin Yunanistan’da çok derin travma yarattığını lisana getirdi.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in, İstanbul ziyaretinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmesinin akabinde bağlardaki problemlerin olağan iki komşuya yakışır formda çözülmesi tarafında tavır almak yerine, ABD’de Türkiye’yi şikayet ettiğini ve ziyaretten kısa müddet evvel Yunanistan’ın hava ihlallerine başladığını hatırlatan yetkililer, “Yunanistan fabrika ayarlarına döndü” dedi.
Dışişleri yetkilileri, “Bizim Yunanistan’la yeterli geçinmeye duyduğumuz gereksinim, hiçbir vakit Yunanistan’ın bizimle düzgün geçinmeye duyduğu gereksinimden fazla değil. Kendileri bilir.” tabirini kullandı.
Her vakit inişli çıkışlı bir seyre sahip olan Türk-Yunan ilişkilerinde “gidişatın biraz tatsız” olduğunu kaydeden yetkililer, “İyi geçindiğimiz periyotlar istisnadır. Atatürk-Venizelos, İsmail Cem-Papandreu periyodu istisna. Yunanların olağan hali bizimle itişmek. Biz de karşılık veriyoruz” diye konuştu.
“YUNANİSTAN KELAM KONUSU OLDUĞUNDA HİÇBİR VAKİT BİR KAYGIMIZ YOK”
Dışişleri yetkilileri, Yunanistan’ın Fransa ile yaptığı silah alımı mutabakatları ve ABD’den F-35 satın alma eforlarına ait olarak, “Yanlış yapıyorlar. Yunanistan ağır bir ekonomik krizden çıkmaya çalışırken global şartlar nedeniyle yeni ekonomik sınamalarla karşı karşıya. Dış borç açısından ise dünyada sayılı ülkelerden. Bu türlü bir durumda on milyarlarca avroyu savaş araç gereçlerine mi harcarsınız, yoksa ekonomiyi canlandırmak için mi tahsis edersiniz? Hakikat yapmıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.
Yunanistan’ın bu adımlarının ekonomik mantığa karşıt olduğunu belirten yetkililer, “Bildiğimiz kadarıyla Türk savunma endüstrisinin ürettiği araçların yüzde 80’i Türk iktisadına geri dönüyor. Savunma endüstrisi açısından büsbütün dışa bağımlı olan bir Yunanistan’ın, kendi silahlanmasını kendi temin eden bir Türkiye’yle silahlanma yarışına girmesinde mantık görmüyoruz. Hele ki 10-12 sene bir kriz yaşamış Yunanistan’dan kelam ediyorsak” dedi.
Yetkililer, Yunanistan’ın Fransa’dan satın aldığı firkateyn ve uçaklara dikkati çekerek, “Yani Ege’de istikrarlar mi değişecek artık?” diye konuştu.
Yunanistan’ın savunma alanında yaptığı bu atakların Türkiye nezdinde rastgele bir “endişeye” yol açmadığını kaydeden yetkililer, şöyle devam etti:
“Bizim Yunanistan kelam konusu olduğunda hiçbir vakit bir kaygımız yok. Bir kirpi modeli uyguluyorlar sanırım, dokunamazsın. Kirpi kalkıp da bir yere saldırmaz ancak ona dokunmazsın. Caydırıcılık yaratma hissi için çabalıyorlar. Anlamsız. Ulusal Savunma Bakanımızın söylediği kıymetli bir noktaya dikkatinizi çekelim. Diyor ki; ‘Eğer bu adalara koyduğunuz silahlar kendi savunmanız içinse niçin? Türkiye’ye karşıysa çok az.’ Münasebetiyle hepimiz Yunanistan’ın ataklarını anlamakta zahmet çekiyoruz.”
“BİR SARMALIN İÇİNE GİRMİŞLER, ORADAN ÇIKAMIYORLAR”
Yetkililer, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Yunanistan’ın adaları silahsızlandırması gerekir, aksi takdirde egemenlik tartışmaya açılır.” kelamlarının Yunan kamuoyunda Türkiye’nin adaları işgal edeceğine yönelik algı oluşturduğu argümanlarını ise şöyle kıymetlendirdi:
“Abartıyorlar. Şuurlu bir formda abartıyorlar. ‘Caydırıcılık’, gaye aldığı hamleyi tetikliyorsa başarısız olmuştur. Caydırıcılığı tam istikrarda tutmanız gerekir. Kalkıp da taciz halini alırsa, engellemeye çalıştığın şey başına gelir. Yunanistan ise provoke ediyor. Türkiye ‘Sen ne yapıyorsun?’ dediğinde ise “Bakın gördünüz mü, ben bunun için silahlanıyorum.’ diyor. Bir sarmalın içine girmişler, oradan çıkamıyorlar. Kendi kendilerini huzursuz ediyorlar.”
“21. YÜZYIL, BİR AB ÜLKESİ DÜPEDÜZ TERÖRİST BESLİYOR”
Dışişleri yetkilileri, Yunanistan’daki Lavrion kampına ait soru üzerine, şunları kaydetti:
“Atina, toksik inançlı liman halinde. Ne ararsanız var. Orada DHKP-C’si var, PKK’sı var, FETÖ’cüsü var. Hepsinin de yeri muhakkak. Deniyor ki ‘Bunlar Türklerin düşmanı, demek ki güzel bir şey. Ben bunlara bu türlü bir alan açayım, onlar gelsinler besleyeyim, günün birinde Türklerin canını yakmak için kullanabilirim.’
21. yüzyıl, bir Avrupa Birliği (AB) ülkesi düpedüz terörist besliyor. Bunun ‘freedom fighter’ (özgürlük savaşçısı) ile bir alakası yok. PKK; AB’nin de ABD’nin de terörist olarak belirlediği bir kümedir. Bunun öbür bir izahı yok. Yunan zihniyetinde, bir gün tahminen işime fayda diye beslediği kümeler bunlar. Büyük sorun.”
“YUNANİSTAN’DA 8 İLA 10 BİN ORTASINDA FETÖ’CÜ BULUNUYOR”
Yetkililer, FETÖ’ye ait, “Yunanistan transit ülke olmaktan çıktı, şu an gaye oldu. Yunanistan’da 8 ila 10 bin ortasında FETÖ’cü var. Biz diyoruz ki ‘Şimdi aranız hoş lakin zıt bir hareket yaparsınız bunlar sizin de başınıza bela olur. Artık Türkiye’yi huzursuz edeceğim diye yaptığınız ataklar gelir bir gün sizi de vurur.’ Lavrion her vakit vardı. Artık FETÖ’cüler eklendi” tabirlerini kullandı.
Gayriaskeri adaları Yunanlıların silahlandırmasına karşılık Türkiye’nin Birleşmiş Milletlere (BM) mektup yollamasını kıymetlendiren yetkililer, adaların silahlandırılması sorununun iki ülke ortasında uzun yıllardır gündemde olduğunu lakin aktüel durumda Yunanistan’ın silahlanma konusuna sürat verdiğini vurguladı.
“YETERİNCE TÜZEL DESTEĞİMİZ VAR”
Dışişleri yetkilileri, Yunanistan’ın gayriaskeri statüdeki adaları silahlandırmasına Türkiye’nin müsaade etmeyeceğini ve buna ait türel desteklere sahip olduğunu belirtti.
Yetkililer, Türkiye’nin BM’ye gönderdiği mektuplara ait, “Yeterince türel dayanağımızın olduğunu düşünüyoruz. BM’nin dikkatini çekmek de yanlışsız bir atak. Zira BM milletlerarası mutabakatların depozitörü pozisyonunda. Milletlerarası ilgilerde atakların yeri ve zamanlaması çok değerli. Evvel bir sorunu ortaya koyacaksınız ve bu sorunun üçüncü taraflar için anlaşılmasını sağlayacaksınız. BM’ye mektup olarak gönderdiğinizde bunun tesiri çok daha büyük oluyor” dedi.
YUNANİSTAN’DAKİ ABD ÜSLERİ HAKKINDAKİ AÇIKLAMALAR: “TİYATRO”
Dışişleri yetkilileri, Türkiye’nin artık bağımsız dış siyaset izlediğini ve Soğuk Savaş devrindeki üzere ABD’nin her istediğini yaptıramayacağı bir ülke olduğunu herkese hissettirdiğini kaydetti.
Yunanistan’daki Amerikan üsleriyle ilgili olarak ABD’li ve Yunan yetkililerin basına yansıyan demeçlerini “Tiyatro oynanıyor” halinde niteleyen yetkililer, Yunanistan’ın “Beni savunmak için ABD’liler var” bildirisi verdiğini, ABD’nin ise “Bunun Türkiye’yle alakası olmadığını” kapalı kapılar gerisinde Türk yetkililere lisana getirse de “gün ışığında” açıkça belirtmediğini söyledi.
ABD’lilerin bir kuzey-güney sınırı oluşturma planlarının olduğuna dikkati çeken yetkililer, “EastMed çizgisi da doğu-batı eksenindeydi. ABD’liler bir strateji oluşturdular başlarında. Yunanistan’dan üst çıkan bir çizgi. Bir de İsrail-Güney Kıbrıs-Yunanistan oluşan doğu batı ekseni. Kendi kafalarınca bir 21. yüzyıl stratejisi oluşturdular. Türkiye’den de pek emin olmadıkları için ‘Türkler kendi başlarına iş yapıyorlar, çıkarları neyse onu savunan bir Türkiye.’ (EastMed) Olmadı” dedi.
HAVA ALANINI BİRİNCİ OLARAK TÜRKİYE’NİN İHLAL ETTİĞİ ARGÜMANI: “DÜPEDÜZ YALAN”
Dışişleri yetkilileri, son devirde kimi olaylarda Yunanistan tarafından yapılan “hava alanını birinci Türkiye’nin ihlal ettiği” iddialarının “düpedüz yalan” olduğunu söz ederek, “‘Niye?’ sorusunun karşılığı da şu: Miçotakis ABD’ye gidecek. ‘No jets for Turkey’ etiketi hazır. Belgesini “Bunlara mı siz F-16 veriyorsunuz? Bakın neler yapıyor, adanın (Sisam Adası) üstünden uçuyor.’ diye hazırlayacak. Evet, adanın üstünden uçmuşuz, Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmışız” diye konuştu.
Durumu anlamak için fotoğrafa değil, olayların nasıl başladığına bakmak gerektiğini vurgulayan yetkililer, “Doğru, bizimkiler Dedeağaç’a 2,5 mil yaklaşmışlar fakat (Yunanistan da) Edirne’nin Enez kıyısında uçmuşlar. Dalaman’ın üstünde dönüyorlar” dedi.
Türkiye’nin, Yunanistan’ın tacizlerine karşılık verdiğine işaret eden yetkililer, “Yunanlılar icat etmiş esasen tiyatroyu. Hala da devam ettiriyorlar bu becerilerini” sözlerini kullandı.
Yetkililer, Efes tatbikatında Yunan adalarına misal bir yere çıkartma yapılmasına ait Yunan ve Avrupa medyasında “Türkiye Yunan adalarına çıkartma yapmak için hazırlık mı yapıyor?” formunda haberlerin çıkmasını da “(Tatbikatta) Alplere mi taarruz düzenleyecektik? Çok olağan. Belirli aralıklarla yapılır, değişik senaryolar uygulanır. Karlı dağlara saldıracak halimiz yok.” diye kıymetlendirdi.
“(RUSYA-UKRAYNA) BU SAVAŞ SONA ERMELİ”
Türkiye’nin “normatif” yani kural koyan bir ülke olmasının Yunanistan’da oluşturduğu rahatsızlığa dikkati çeken yetkililer, Türkiye’nin Ukrayna-Rusya savaşına ait tavrını şöyle aktardı:
“Bu savaş sona ermeli diyoruz. Niçin sona ermeli, zira Türkiye ticaret yapan bir ülke. Savaş ticareti değil, olağan, düzgün ticaret yapan bir ülke. Turizmden para kazanan bir ülke. Bölgesel istikrarsızlık Türkiye için âlâ değil. Onun için biz bitirmeye çalışıyoruz. Bitirmeye çalışıyorsanız da bu savaşı bu türlü bayrak açıp da bir tarafa ağzınıza geleni söylemek hakikat değil. Biz Rusya’ya Kırım’dan beri söylüyoruz, gerçek değil. Kırım’ı da kabul etmediğimizi söylüyoruz. Fakat hakaret etmek için burada bir sebep yok, Rusya’yla bağlantılarımız var.”
“ULUSLARARASI HUKUKUN SÖYLEDİĞİNİ SÖYLÜYORUZ”
Dışişleri yetkilileri, geçen ay ABD Temsilciler Meclisinde onaylanan ve ABD’nin Türkiye’ye F-16 satışını “Yunanistan hava alanına yönelik daima ihlallerde kullanılmayacağını” koşuluna bağlayan tasarı ekini ise “absürt bir şey” diye niteledi.
Yunanistan’ın hava alanının 10 mil olarak kabul edilmesi argümanına ait olarak memleketler arası hukuka işaret eden yetkililer, şunları kaydetti:
“Uluslararası hukuk ne diyorsa o, biz memleketler arası hukukun söylediğini söylüyoruz. Değişik deniz yetki alanları vardır. Bir adanız vardır, onun etrafında kara sularınız vardır. O kara sularının bittiği yer vardır. Hava sahanızla kara sularınızın bittiği yer üst üstedir. Kara sularının ötesinde bir hava alanı savında bulunamazsın. Bu türlü bir şey dünyada da yok. Münasebetiyle Amerikalılar da raporlarında bunu bir yere koyarlar.”
“YUNANİSTAN’IN SADECE KITA SAHANLIĞI KONUSUNDA MAHKEME İSTEĞİ KURNAZCA”
Türkiye’nin Yunanistan ile meselelerini müzakere kolaylaştırıcılık, hakemlik, memleketler arası mahkeme üzere birçok platformda çözmeye hazır olduğunun altını çizen yetkililer, şöyle devam etti:
“Ancak ihtilaflarda direkt milletlerarası hukuka gidemiyorsunuz. Memleketler arası mahkemeler, ulusal mahkemeler üzere çalışmıyor. Evvel bir anlaşacaksınız. Sıkıntılar nelerdir, onları kağıda dökeceksiniz. Sonra bu memleketler arası meselelerin hangi tüzel enstrümanlar kullanılarak çözülmesini istediğinizi de söyleyeceksiniz. Biz tüm bahislerde mahkemeye gitmek istiyoruz. Yunanistan ise yalnızca kıta sahanlığı konusunda gidelim istiyor. Öbür tüm hususlara şerh koydular. Milletlerarası Adalet Divanının yetkisini tanımıyorlar.”
Yetkililer, Yunanistan’ın sırf kıta sahanlığı sorununu memleketler arası mahkemelere taşımak istemesine ait ise “Ege’de bin küsur Yunan adası var. Bizde ada sayısı daha az. 6 milde ortada kalan boşluk Ege’nin yarısı falan. 12 mile çıkarıldığı vakit Ege’nin yüzde 70’i Yunan tarafında olur. İstanbul’dan İzmir’e lakin kıyıdan gidilebilir. Biz ‘Oturup konuşalım.’ diyoruz. Fakat onlar ’12 mile çıkarmak benim hakkım, sana sormak zorunda değilim. Lakin istersen kıta sahanlığı konusunda gidebilirsin.’ diyor. Bütün boyutlar görüşülmeden meseleleri çözemezsiniz. ‘Sadece kıta sahanlığını götürelim’ diyorlar. Kurnazca bir şey, olmaz o denli şey” diye konuştu.
Yunanistan’da PASOK’un önderi ve Avrupa Parlamentosu Milletvekili Nikos Andrulakis’in telefonunun Ulusal İstihbarat Teşkilatı tarafından dinlenmesinin ortaya çıkmasına ait ise Dışişleri yetkilileri, “Yunanlıların Watergate’i oldu” değerlendirmesinde bulundu.