Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Aylin Kılıç, toplumda sıklığı giderek artan kuru gözün zararlarına ait bilgiler verdi.
Doç. Dr. Aylin Kılıç, bilhassa ileri yaşlarda gözyaşı salınımının giderek azaldığını belirterek, “Göz kuruluğunun artmasına sebep olan bilgisayar ve telefonda çok vakit geçiriyoruz, buna bağlı olarak bilhassa genç kuşakta göz kuruluğu daha çok gün yüzüne çıkıyor.
Göz kuruluğunun en büyük sebeplerinden biri, konsantre olarak baktığımız vakit dakikada 12 olan göz kırpma sayımızın daha az sayıya inmesidir. Bu yüzden gözyaşımız buharlaşıyor, buharlaştığı için de gözümüzde batma ve yanma hissi oluşuyor. Ziyan verici yan tesirleri mevcut” diye konuştu.
“GÖZ PAKLIĞI CİDDİYE ALINMASI GEREKEN BİR KONUDUR”
Gözyaşının buharlaşmaması için sıcak pansumanın önerildiğine değinen Doç. Dr. Aylin Kılıç, “Gözyaşı sanıldığı üzere su değildir, gözyaşının üstünde yağ, ortasında su, altında da mukusumsu bir sıvı vardır. Gözümüzdeki yağ katmanı gözyaşının buharlaşmasını mahzurlar. Gözyaşımızın yağlı ve yumuşak olması için göz kapaklarımızdan devamlı yağlı salınım yapması gerekiyor, bu yapılan yağlı salınım sayesinde gözyaşının buharlaşması engelleniyor.
Buna örnek olarak, bardakta su ve yağı karıştırınca yağ suyun üstüne çıkar diyebiliriz. Göz kapaklarımıza da çok dikkat etmemiz lazım devamlı sıcak pansuman öneriyoruz. Yapılması önerilen sıcak pansumana bebek şampuanın da eklenmesini tavsiye ediyoruz zira gözlerde birikinti kalmasını istemiyoruz.
” tabirlerini kullandı.
“ROMATİZMAYLA İLİŞKİLİ OLABİLİR”
Doç. Dr. Aylin Kılıç, son periyotlarda göz kuruluğunun çok husus olmaya başladığına dikkat çekerek, “Eskiden şikâyetleri olan hastalarımıza daima gözyaşı damlası verirdik. Artık günümüzde bunun sebebini daha derinlemesine anlamaya çalışıyoruz. Kan testleri yapıyoruz, romatizmayla kontaklı olabildiğini düşünerek birtakım testler yaptırıyoruz. Kirpiklerin tabanını daha yeterli kıymetlendirecek teknolojiler gelişti. Hastalar sıcak pansuman yapsınlar diye hâlâ talepte bulunuyoruz.
Teknolojiler daha çok geliştiği için artık gözü kendimiz denetim ediyoruz. 10 ila 12 dakika ortası süren bir süreçler var. Burada hastaların göz kapaklarına bakım yapıyoruz ve bu bakım sayesinde rahatlamalarını sağlıyoruz” dedi.
“HER HASTAYA TIPKI TEDAVİ METODU UYGULANMAZ”
Göz kuruluğu tiplerini iki başka hususta kıymetlendiren Doç. Dr. Aylin Kılıç, şöyle devam etti: “Birinci tip gözyaşı salınımındaki eksiklik, ikinci tip ise gözyaşının buharlaşmasının çok fazla olması. Yaşa bağlı menopoza giren ve romatizmal hastalıkları olan bayanlarda salınım daha çok azalıyor. Birde gözyaşının buharlaşmasının çok arttığı vakitler olur.
Eskiden damla kullanın dediğimiz hastalara artık daha detaylı tetkikler yapıyoruz. Her hastaya her damla, göz pansumanı da uygun değildir. Bunları ayırt etmek çok değerli. Göz kuruluğu tedavi edilmezse daha çok alerji gelişir daha çok keratit denilen göz enfeksiyonu gelişir.”
“TEDAVİ EDİLMEZSE HASTALAR DEPRESYONA GİRİYOR”
Doç. Dr. Aylin Kılıç, tedavi edilmeyen göz kuruluğuna karşı uyararak, kelamlarını şöyle tamamladı: “Göz kuruluğunu detaylı olarak 2 halde inceleyebiliriz. Birinci olarak, yalnızca gözle odaklı olan izole göz kuruluğu, ikinci olarak ise beden, saç ve cilt kuruluğuna bağlı olarak bir göz kuruluğu vardır. Daha çok sistemik hastalıklarla birlikte, romatizmal hastalıklarla ilerler. Hastalıklara örnek olarak; romatoid artrit, sjögren sendromu.
Göz kuruluğu şayet tedavi edilmezse kişinin hayat kalitesini düşürür. Bulanık görme, gen içinde dalgalanmalar ortada net görüp bulanık görme atakları yapabilir. Keratit, alerji, kaşıntı, batma, yanma, gözün içine cam atılmış üzere, yabancı cisim, kırmızı göz, göz yorgunluğu bunların hepsi göz kuruluğunun işaretleridir. Çoğunlukla göz kuruluğuyla gelen hastaların bir kısmı damla kullanıyor geçmiyor, hastalar bunalıp depresyona giriyor.
Antidepresanlar da ilaçlar da göz kuruluğu yapar. Yaz periyodunda de göz kuruluğu şikâyetlerinin daha çok arttığını görürüz. Rüzgârla birlikte daha çok artar şikâyetler. Güneş gözlüğü bu durumda daha koruyucudur.”